21 Kasım 2011 Pazartesi

Tam da pırasa zamanı...

Yaz mevsiminin harika zeytinyağlılarından sonra kış gelince kereviz ve pırasa ikilisine kalakalırız.İnce yapısı ve beyaz rengi ile zarif bir kış sebzesi olan pırasanın yemek olarak yendiği sofralar oldukça eski tarihlere dayanıyor.Akdeniz Havzası ve ortadoğunun yerli bitkilerinden olan pırasa, aynı sarımsak ve soğan gibi Zambakgiller ailesindendir.Romalılara göre pırasa sesi açıyor, bu yüzden İmparator Neronun sofrasından eksik etmediği yiyeceklerinden biri..
Günümüzde ise zengin bir C ve B6 vitamini,demir,potasyum,kalsiyum olduğu biliniyor.Bir de yüksek lif içeriyor ki , daha ne beklenir bir sebzecikten...

Bir Selanik Mübadili ailenin üyesi olarak da söyleyebilirim ki,soframızda sıklıkla yer alan pırasa genelde ülkemizde de göçmenlerin hatta Arnavutların sebzesi olarak bilinir...Pırasayı çok seven Rumeli kökenli ailelerde ''more pırasa olsa yemem'' sözü ise çok doyulduğunda sıkça söylenilir, ''artık pırasa bile olsa yiyemeyeceğim'' anlamına gelir.Benim babam ise aslında oldukça iştahlı bir insan olmasına ve pırasayı da onca yemeğin üzerine yiyebilecek kapasitesi bulunmasına  karşın masada her pırasa gördüğünde bu sözü söyleyerek annemin biraz daha yemek ısrarlarından kurtulmayı başarır.



Bu kadar pırasadan bahsetmişken sizlerle pırasa ile ilgili bir kaç tarif paylaşmak istiyorum...

Portakal Suyunda Zeytinyağlı Pırasa

Malzemeler
1 kg pırasa
1 adet küçük soğan
2 orta boy havuç
1 çay bardağı zeytinyağı
1 kahve fincanı pirinç
1 bardak portakal suyu
1/2 bardak ılık su
1 limonun suyu

Portakal suyunun kokusunu kaynayarak kaybetmemesi icin ben bu tarifi düdüklü tencere ile pişirmenizi tavsiye ediyorum.Aynı tarifi normal tencerede de pişirebilirsiniz.

Soğanı küçük doğrayıp zeytinyağında kavurun,pırasaları ve havuçu ekleyip biraz yağda döndürün,üzerine portakal suyu,limon suyu,su , seker,tuz ve pirinci ekleyip düdüklü ile yaklaşık 15 dakika pişirin...


Pırasa Dolması

3 adet kalın pırasa
300 gr dolmalık kıyma
2 su bardağı kırık pirinç
5 adet kuru soğan
1 demet maydanoz
1 çorba kaşığı domates salçası
1 çorba kaşığı biber salçası
1 tatlı kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı yenibahar
1 tatlı kaşığı dolma baharı
1/2 tatlı kaşığı kimyon
1/2 su bardağı zeytinyağı

Pırasalari dört parmak genişliğinde kesin,halkalarını tek kat olacak şekilde ayırın,Tüm malzemeleri dolma içi yapmak için yoğurun.Pırasaları harçla doldurup kare bir fırın kabına açılmayacak şekilde (bir kenarını yatay bir kenarını dikey olarak yerleştirmenizi tavsiye ederim) yerleştiriniz.Üzerine çıkacak şekilde su ile birlikte zeytinyağını da ilave edin.Tepsiyi folyo ile kapatıp 180 derecede 35-40 dakika pişirin.Fırını kapatıp , folyoyu açarak 10 dakika fırında dinlendirin.
Dilerseniz tencerede de pişirebilirsiniz.Tencerede pişirirken üzerine tabak kapatmanızı tavsiye ederim.

Yoğurt ile servisi öneririz.


pırasa dolması








Mitolojik dağlarda harika yemekler...

KazDağları hakkındaki bu yazıyı , Kaz Dağları'nın değerini bana anlatan canım ablam için
yayınlıyorum..

Zeus'un sevgilisi İda'nın adıyla mitoljide anılan KazDağları, bir çok mitolojik hikaye de yer almakla beraber Alp'lerden sonra dünyanın en büyük oksijen üreticisi olması ile  de oldukça ünlü..Jeolojik konumu ve oluşumundakı özel yapı ile hem deniz hem kara iklimini barındırıp,boğazdan gelen hava akımları ile eşsiz bir oksijen merkezidir.Ege kıyılarına kadar uzanan dağlar Edremit-Akçay yolunda geçen yolculuklarınızda yol boyu size arkadaşlık eder. Bu kadar özel coğrafi koşullar olunca yetişen kendine has bitkileri ve otları ile de bir cennet burası..Eski evlerin restore edilmesi ile hareketlenen köylerde  meraklısının gittiği harika konaklama yerleri mevcut, dağlara çıkmadan güzel termal oteller bulabileceginiz gibi bence öncelikle Çamlıbel köyünü görmelisiniz.Buradan size bu köyde yer alan harika bir yerden bahsetmek istiyorum. ''Zeytinbağı''  (http://www.zeytinbagi.com/).Burası Kurtiz ailesinin emekli olduktan sonra yerleşip, Erhan Şeker ile birlikte açtıkları harika bir yer. 8 odası ile 12 ay boyunca hizmet veriyor.

Zeytinbağı&Erhan Şeker

Otelin şefi Erhan Şeker ise hem bölgenin otlarıyla harika yemekler yaparak Uluslararası platformlarda da yer alan oldukça başarılı bir şef.Otelde konaklarsanız şefin yeme kurslarına da katılabiliyorsunuz. Ayrıca kahvaltılıklar  bahçedeki keçilerden ve otlar yine bahçeden.Bahçelerin sorumlusu Mehmet Özdemir'in söylediğine göre Kazdağlarındaki 11 bin çeşit otun içerisinde sadece 44 çeşit kekik var.İyi bir ot yemeği için dengeyi iyi kurmalı.Yoksa yemek acı,ekşi veya tatlı olabilir.Şefin mutfağında kullanılan bazı otlar;
arapsaçı,hindiba,zaho,cibez,danadili,kuzugöbeği,ıspırıça,sübye,melki... Bu otlarla harika zeytinyağlılar ve balık yemekleri pişiriliyor.
Ot yemekleri ilginizi çekiyorsa Erhan Şeker ile her yıl düzenlenen ''Ot Toplama ve Yemek Kursları''na katılabilirsiniz.
Erhan Şeker'in ''Kaz Dağları'ndan bir Lezzet Öyküsü'' adlı kitabında ise hem bu bölgede yetişen bitkiler ile ilgili bilgi edinebilir hem de harika tarifler bulabilirsiniz.

Kaz Dağları'ndan bir lezzet öyküsü


3 gün süren bu yıl ki program;



1. Gün – Perşembe 
  Otele giriş
  2. Gün – Cuma
  09.00 Kahvaltı
  10.00  Havran köylü pazarından alışveriş
  13.30 Öğle yemeği
  15.00 – 19.00 Yemek kursu – Pazardan alınan bölge otları ve sebzeleri ile Zeytinbağı mutfağından ot yemekleri hazırlanması
  20.00 Akşam yemeği
  3. Gün – Cumartesi
  09.00 Kahvaltı
  10.00 Doğadan yabani ot toplama
  13.30 Otelde öğle yemeği
  15.00 – 18.00 Yemek kursu – Doğadan toplanan otlar, bahçede yetişen baharatlar ve deniz ürünleri ile akşam yemeği hazırlanması
  19.00 Akşam yemeği
  4. Gün – Pazar
  09.00 Uzun kahvaltı ve keyif











11 Kasım 2011 Cuma

Atamız'ı yemekleriyle anıyoruz...

Atatürk Haftası nedeniyle öncelikle Atatürk'ün sevdiği yemeklerden bahsetmek istiyorum..Herkesin az çok bildiği gibi sofra adabı ve misafirlerini ağırladığı sofralar konusunda oldukça hassas olan Atatürk  keskin bir damak zevkine sahipti.Net lezzetleri olan yemekleri sever ve iyi malzemeyle yapılmış olmasına oldukça dikkat ederdi.Geleneksel lezzetler vazgeçilmezi idi.Her ana yemekte has tereyağı kullanılmasını istemesi,ette Trakya kuzusunu tercih etmesi bunun en iyi örneklerindendir.Kuzu etli kurufasulye,kıymalı Arnavut Böreği,Ankara mantısı,etli yaprak sarma, tatlılardan ise su muhallebisi ve tereyağlı baklava en sevdiği yemeklerdendi.Yoğurt veya cacıksız yemek yemeyi sevmezdi.Hayatının son dönemlerinde karaciğer rahatsızlığı nedeniyle zeytinyağli enginar yemeklerini de severek yedi.

Sizlerden de bu yemekleri pişirirken,tadarken ve servis ederken Ata'yı saygıyla anmanızı diliyorum...

Afiyet olsun...



Su Muhallebisi 

3,5 su bardağı süt
3,5 su bardağı su
1 su bardağı nişasta

Şurubu için;
1,5 su bardağı toz şeker
2 su bardağı su
1 çay bardağı gül suyu

Servis için;
istenirse 1 su bardağı badem içi
pudra şekeri

Tencereye muhallebinin malzemelerini ekleyip telle karıştırarak pişirin.Nişastanın topak olmaması oldukça önemli.Muhallebiyi su ile ıslattığınız cam bir tepsiye dökün.
Ayrı bir kapta şurup için toz şekeri  suda eritin,üzerine gül suyunu ekleyin.Ilıklaştıktan sonra buzdolabına kaldırın ve donana kadar buzdolabında saklayın.Dilimleyin ve üzerine  şurubu dökün.
Servis ederken pudra şekeri ve bir kaç damla gül suyu ilave edin.Dilerseniz badem , çilek, nar veya kırmızı meyvelerle süsleyebilirsiniz.


Su Muhallebisi

1 Kasım 2011 Salı

Bursa'nın Ufak Tefek Taşları...

Geveze Mutfak oldukca yoğun günler geçirdi, tüm bu günlerde çok konuştuk,çok koşturduk...
Davetlerden arada kalan tek günümüzde bizim için oldukça önemli bir misafiri ağırladık.Bursa'dan Şadan Hanım Teyze sadece bizim için tüm malzemeleri ile mutfağımıza gelip Bursa usulü çiğ börek ve Bursa'nın özel günlerinde zeytin ile dağıtılan özel bir lezzet olan Bursa Cevizli Lokumu yaptı.Tarifi almak oldukça zor oldu çünkü ölçüsünü elle ayarlıyor,yıllardır cup veya mutfak tartısı hiç kullanmamış,elinin ayarı her ölçüden daha güvenilir..Ama biz sizin için herşeyi ölçtük ve tarifi hazırladık...
Ellerinin tadı ile yemek yapan, ''göz kararı'' ile harika lezzetler yakalayan ve bütün bunları bir tarif kitabı gibi ezbere bilen tüm usta anne ve anneannelerimizin önünde saygıyla eğiliyoruz....



BURSA CEVİZLİ LOKUMU


800gr un
1 tatlı kaşığı tuz
1 adet kesme şeker
1 paket kuru maya
Ilık su
Sıvıyağ

içi için;
250 gr ceviz içi
2 tatlı kaşığı tarçın
1 tatlı kaşığı yenibahar

üzeri için;
1 yumurta sarısı
Susam

Tüm hamur malzemeleri karıştırılır , hamur cıvık olana kadar ılık su eklenir.Elle çırpılır.Hamur iyice homojen olduktan sonra üzeri yağlanır ve mayalanması için yaklaşık 1 saat dinlendirilir.(hamurun iki katına çıkması beklenir)

iç malzemelerin tamamı mutfak robotundan geçirilerek iyice ufalanır.

Sıvıyağ sürülen tezgahta hamur elle açılır, yaklaşık bir yufka büyüklüğünce elle genişletilerek açıldıktan sonra iç malzeme hamurun her yerine serpilir.Hamur hızlıca rulo haline getirilir (burada size yardim edebilecek birisi var ise iki kişi yapmanızı tavsiye ederiz) ve çember kalıba yerleştirilir.(yine ortası delik kek kalıbınızı da kullanabilirsiniz) Üzerine yumurta sarısı sürülüp , susam serpilir ve 10 dakika dinlendirilir.

175 derece fırında yaklaşık 40 dakika üzeri kızarana kadar pişirilir...
Kolay kolay bayatlamayan lokumu buzdolabında uzun süre saklayabilirsiniz...



Bursa Cevizli Lokum



Bursa Cevizli Lokum